Görme Engellilerin Eğitimi

Görme engelli bireylerin çevrelerini algılamaları ve bilgi toplamaları sağlam kalan duyularına dayalı olmaktadır.

Görme engeli; hayatın çeşitli dönemlerinde geçirilen hastalık, kaza vb. sebepler ile veya doğuştan getirilen özellikler ile olabildiği gibi doğum anındaki komplikasyonlar sonucu da olabilmektedir.

Görme Engellilerin Eğitimi

Görme engeli; hayatın çeşitli dönemlerinde geçirilen hastalık, kaza vb. sebepler ile veya doğuştan getirilen özellikler ile olabildiği gibi doğum anındaki komplikasyonlar sonucu da olabilmektedir.

Böylece, doğum öncesi, doğum anı ve doğum sonrası olarak meydana gelen görme engellilerin eğitimleri; program, personel, eğitim ortamları ve araç-gereç yönünden genel eğitimden farklılıklar göstermektedir.

Özellikle Braille (kabartma) yazılı materyallerin okunması görme engellilerin eğitim-öğretim çalışmalarında önemli bir yer tutmaktadır.
Görme engelli bireylerin çevrelerini algılamaları ve bilgi toplamaları sağlam kalan duyularına dayalı olmaktadır. Görme engelli bireyler dokunma duyularından geniş ölçüde yararlanmaktadırlar. Bu duyunun kullanılması ise bu bireylere uygun özel eğitim yöntemlerine dayalı olarak kazandırılması gerekmektedir.

Görme engelli bireylerin çevreyi ve çevredeki uyaranları algılamada önemli olan bir diğer duyum organları işitmedir. İşitme duyusu bu bireylerin sosyal ilişkilerini sürdürmede önemlidir. Ancak çevrede sürekli olarak sesli uyaranları bulmak her zaman mümkün değildir.

O halde görme engelli bireylere götürülecek yaşantılarda sesli uyaranlara da yer vermek gerekmektedir. İnsanlarla iletişim kurmada kullanılan konuşma becerisine sahip olmaları da görme engelliler için bir avantaj gibi görülebilir.

Görme engelli bireyler, tüm diğer engellilerde olduğu gibi bazen engellerinden bazen de toplumun anlayışsız tavrından dolayı engellerini daha fazla hissetmekte ve olumsuz yönde etkilenmektedir.

Bu olumsuz etkilenmeyi en aza indirgemek veya bunlarla başedebilme becerisini kazandırmak için küçük yaştan itibaren eğitime alınmaları gelişimleri açısından önemlidir.

Görme engeli doğal olarak bağımsız hareketi kısıtlamaktadır. Bunun gözönünde tutularak, eğitim programlarında yoğun olarak işlenmesi ve mümkün olduğunca erken yaşlarda başlanması gerekmektedir.

  • Kavramsal gelişimde ya da bilişsel yeteneklerde gecikme gözlenebilir.
  • Özellikle soyut düşünmeyi gerektiren becerilerde daha başarısız olabilirler.
  • Alan kavramını vermek güçtür. Alana ilişkin bilgiler daha çok dokunma duyumu aracılığıyla kazanılmaktadır.
  • Görme yetersizliğinden kaynaklanan eksiklikleri diğer duyu organlarını kullanarak telafi etmeye çalışırlar.
  • Dikkat yoğunlaştırma, ince ayrıntıları fark etme yetenekleri gelişmiştir.
  • Sosyal faaliyetlere ilgilidirler.
  • Müzikle yakından ilgilenirler.
  • Bedensel ve zihinsel gelişimlerinde farklılık yoktur.
  • Bağımsız hareket edebilme becerileri sınırlıdır.

AZ GÖRENLERDE OKUL ÖNCESİ VE OKUL EĞİTİMİ..

Genelde kör çocuklar, az gören çocuklara göre daha erken dönemde teşhis edilseler de ilk yaşam yıllarında gelişimlerine dönük fazla müdahale yapılmaz.

Az görenlerde ise ilk yaşam yıllarında genelde görmenin artması beklendiğinden gelişim basamaklarının en önemli dönemi olan bu yıllar boşa geçer. Spastisite, zeka engeli gibi görme engeli yanında ikinci engeli olan çocuklarda aile çoğu zaman görmeyi ikinci plana iter.

Yaşamın ilk 6 ayında görme engelli çocuklarda rehabilitasyonun amacı, fizik motor ve duyusal açıdan gelişimini en iyi şekilde tamamlamasını sağlamak, olan görmenin derecesine, işlevselliğine göre uygulanacak görsel stimülasyon çalışmalar ile özel eğitimciler ve psikologlarla görmesini en iyi şekilde kullanmasını öğreterek gören çocuklarla birlikte kaynaştırılmış eğitim ortamına hazırlamaktır.

Gelişmiş ülkelerde, körlerde dahil, az gören çocuklara uygulanan erken müdahale sonrasında körler okullarına giden çocuk sayısı azalmış, bu çocukların kaynaştırılmış eğitim programlarına girmeleri kolaylaşmıştır.

Bu ülkelerde körler okuluna giden çocuklar, görme engeline ilave ikinci engeli olan veya rehabilitasyon sürecinden geçmemiş çocuklardır.

Erken müdahalede 0-6 yaş grubunda teşhise dayalı eğitim yöntemi ile çocuğun duyularını en iyi şekilde geliştirmesini sağlayan çalışmalar uygulanır.

Çalışmalar sonrasında kendi meslek dalları açısından çocuğu inceleyen aile eğitimci ve sağlıkçılar biraraya gelerek en ince detayları değerlendirir ve çocuğun eğitim ortamına karar verirler. (Latin alfabesi mi, Braille alfabesi mi veya her ikisi mi?) Takım elemaları bu karara varırken aşağıdaki konularda bilgi toplarlar.

  • Bilgi toplamada çocuk gözünü ne derece kullanıyor.
  • Bilgi toplamada çocuk dokunma duyusunu ve diğer duyularını ne ölçüde kullanıyor.
  • Baktığı cisimlerin büyüklükleri ve çalışma mesafesi,
  • Gözün rahatsızlığının durumu ve seyri,

Okuma ve yazmada görme bozukluğundan başka engel var mı?

Görme engelli çocuğun okulu ve eğitim ortamı seçilirken asla unutulmaması gereken husus, alınacak kararın hayati önem taşıdığı, bu nedenle en küçük detayların bile değerlendirilmesi gerektiğidir. İdeali çocuğun evine en yakın okula gitmesidir.
Gören çocukların eğitiminde kullanılan öğretici materyaller (cetvel, çeşitli modeller, yer küre, çizelgeler gibi) ve eğitim yöntemleri (göstererek ders verme, sözle yönlendirme gibi) görme engelliler için uygun olmayabilir. Bu nedenle kaynaştırılmış eğitim de görme engelli çocuklar özel eğitimciler, gezici öğretmenler ve özel eğitim araçlarıyla desteklenmelidirler.
Orta öğretimden sonra görme engelli çocuğun meslek seçimi için hangi tür eğitim alacağı önem kazanır.
Meslek lisesine gidecek çocuğun meslek seçimi için uygun özellikleri, o mesleğin eğiticisi ile birlikte, o meslek ortamında değerlendirilmelidir. Bu dönemde de aile-sağlıkçı-eğitimci işbirliği çok önemlidir. Çocuğun isteği ve kabiliyetleri göz önünde bulundurulmalıdır.
Sonradan görme engelli olanların mesleki rehabilitasyonlarında görme derecesine göre optik ve elektronik sistemlerle görme desteklenerek ve işyerinde yapılacak uyarlamalarla kendi işine devamına çalışılır. Bilgisayar sistemlerindeki son zamanlardaki ilerlemeler sayesinde görme engellilerin çeşitli çalışma ortamlarında istihdamına yönelik imkanlar her geçen gün artmaktadır.